Contact me for feedback or questions! I reply to everyone.
30 Aralık 2019'da Wuhan Merkez Hastanesi'nde çalışan bir doktor olan Li Wenliang, meslektaşlarına kaynağı Huanan deniz ürünleri pazarına dayanan, 7 kişinin SARS'tan enfekte olduğunun teşhis edildiğini ve önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. Birkaç gün sonra Li, "söylentilerin yayılmaması" konusunda polis tarafından "tembihlendi". Nihayetinde, hastaların "yeni tip korona pnemönisiyle" gelmesi ve bunlardan birinin 12 Ocak'ta onu enfekte etmesiyle Li'nin haklılığı kanıtlandı (çeviri muazzam bir şekilde Big G botneti tarafından yapıldı):
İlk başta çok endişeliydim ama doktor koğuşa gittiğimde her gün beni kontrol etmeye geldi. Ateşim düştü ve ruhsal durumum birkaç gün öncesine daha iyi hale geldi. Hastaneye ve doktora inanıyorum, kesinlikle iyileşecektim.
Taburcu olduktan sonra, hemen sahaya geri döndüm ve hasta bakmaya devam ettim.
Yani kendisi sağlığını korumaya devam etmiş. Ebeveynleri de enfekte oldu ve tamamen iyileşti:
Ebeveynlerimde de benden sonra ateş ve diğer semptomlar görüldü. Göğüs tomografisi buzlu cam lezyonları olduğunu gösterdi. Onlar Wuhan'daki diğer hastanelerde tedavi altına alındı, ama şu an sorunları olmaksızın iyi durumdalar.
Ancak, Li'nin kendisi koronadan ölen yaş grubunda olmadığı (34) halde, hayatını kaybetti (arşiv) :
Ve yine de, Li'nin ebeveynleri - yaşları 60'a yakın - hiçbir sorun yaşamaksızın
iyileşebildi. Bu hikayeye dair daha şüphe uyandıran şeyler var. Wikipedia'dan Li'nin fotoğrafına
bakalım:
Şimdi de güya hasta olan Li'ye:
Tamamen farklı birisi gibi duruyor. Yüz hatları, saç ve gözler farklı gibi ama en büyük işaret, ikinci fotoğrafta yok olmuş görünen, ilk fotoğraftaki çillerin eksikliği. Bu elitlerin birilerini değiştirdiği ilk durum değil, bu durumun daha önce Stephen Hawking üzerine olduğuna dair de güçlü kanıtlar var (arşiv). Ayrıca, Li neden önce ölüp, sonra dirildi (arşiv)? Açıkça, resmi hikaye binlerce mil öteden yeterince sahtelik kokuyor - dolayısıyla bu olayın daha derinine inelim :
18 Ekim 2019'da New York'ta bir otel, bu tarz bir durum gerçek hayatta meydana gelirse liderlerin ne yönde eğitileceği amaçlanan pandemi tatbikatına (arşiv) ev sahipliği yaptı. Katılımcıların tam listesine buradan (arşiv) bakabilirsiniz, tatbikata hem ABD hem de Çin'den insanların katıldığını not edebilirsiniz. Etkinliğin ana videosu aşağıdaki gibi mesajlar içermekteydi:
Videoda belirtilen her şey gerçek dünyada daha sonrasında harfi harfine gerçekleşti. Ama bu gerçeği sağlamlaştıran tek kanıt başlangıcında, yüzlerce olası enfeksiyonun (arşiv) yerine olası bir koronavirüsün seçilmesiydi. Eğer bu
ileri düzeyde planlanmadıysa, nereden biliyorlardı? Bunun bir öngörü olmadığını ve simülasyonun SARS'a (başka bir
koronavirüs) dayalı olduğunu (arşiv) açıkladılar (arşiv) ama yine de, neden
diğer olası enfeksiyonlardan biri değildi? Ve neden her şeyi doğru yaptılar? Bu parazitler bu pandemi olarak adlandırılan durumu tasarladılar ve şimdi - bunun bir tesadüf
olduğunu söyleyip, hah
- yüzüme baka baka bizimle alay ediyor.
11 Şubat'ta dünya üzerindeki vakaların sayısı 45134 idi. Elbette, bu sayı felaket tellaları için yeterli değil, bu yüzden klinik vakaları da içererek (arşiv), bu onların test yerine semptomları baz alması demek - bir günde 15152 yeni vaka eklendi. Bu durum süper ciddi pandemimiz için daha olumlu. GÜNCELLEME: daha çok uydurma geliyor - bunlar da binlerce BK (Birleşik Krallık) test sonuçlarının binde onunun çift-sayılmış (arşiv) gösteriyor. Diğer ülkelerde de böyle yapıldığına dair şüphelerim var, dolayısıyla mevcut sayı daha da şişirilecek. Burayı bir tarafa bıraksak bile, istatistikler, testlerin yalnızca %20 oranında kesinlik oranı içermesinden dolayı net bir biçimde yorumlanamıyor:
Yakın temasta olanlar arasındaki bulaşıcılık oranı ile açıklanan sonuçların hassasiyeti ve özgünlüğü nokta tahmini olarak alındığında, aktif örneklemdeki tahmini pozitif vaka oranı %19.67'de kalmaktadır.
Bu da - olası bir koronavirüsta beş kişinin testinin pozitif çıkmasının ötesinde- gerçekte yalnızca birinin buna sahip olduğunu gösterir. Yine, virüsü içinde taşıyıp (arşiv) test sonucu negatif çıkanlar da var:
Bir sorun da testin küçük hatalara sahip olmasıdır. Astar, bir DNA parçasına yanlış bir şekilde tutunabilir veya önceki bir numuneden kontaminasyon nedeniyle sapabilir veya boğaz çubuğu yeterli virüs içermeyebilir. Bütün bunlar yanlış sonuca yol açabilmektedir. Çin bilim insanları, pratikte enfekte olan hastaların yüzde 30-50 arasının testinin pozitif çıktığını söylemektedir.
Halihazırda iyileşen ve hastaneden iki negatif çıkan test sonrası taburcu edilen hastaların da testi pozitif çıkabilmektedir (arşiv):
JAMA'da dün yayınlanan araştırma yazısına göre, hastane tahliyesinde veya Çin'deki karantina sırasında kriterleri taşıyan COVID-19'lu dört sağlık uzmanı 5 ila 13 gün sonra pozitif gerçek zamanlı ters transkriptaz-polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) gösteriyordu.
Ana akım görüş, elbette, onların iyileşmediğini ve virüsü halen taşıdığını savunmaktaydı. Öyleyse, neden önceki iki test de negatif çıktı? Daha makul bir görüşe göre ise test tümüyle bir şakaydı. Ve yine, herkes bu saçmalığın üstüne kurulu verilere ferman gözüyle bakıyordu. Tabii diyebilirsiniz ki, bu yalnızca Çin testi, ama bu durum sırf bu yüzden en yüksek sayıda vakanın olduğu yerlerde, yine de istatistiklerin önemli bir yüzdesini geçersiz kılar. Elbette, Çin diğer ülkelere, bazılarının kullanmadığı, hatalı testler de gönderdi (arşiv). Almanya'da geliştirilen DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) testi de, daha kesin görünüyor (arşiv). GÜNCELLEME: aslında, unutun gitsin. Hazirandayız, COVID-19 göründüğünden beri yarım sene geçti, ve halen kaydar değer bir test yok. Okuyun ve ağlayın:
Zalman Goldstein kendisinin Nisan ortasından bu yana olduğu altı Covid-19 testinin sonucuna ulaştı. Üçü pozitif, üçü de negatifti. Aynı günde yapılıp farklı sonuçlara yol açan iki testin de bulunduğu çelişkili sonuçlar, koronavirüs pandemisi başlamadan önce doktorunun tavsiye ettiği tıbbi prosedürü uygulamaya çalışan 74 yaşındaki Bay Goldstein için durumu karmaşık hale getirdi.
Aynı gün içerisinde iki farklı test sonucu - ek olarak farklı zamanlarda dört tane daha - ve korona olup olmadığını bilmeyen bir adam. Kristal bir topa bakmak ona daha fazla ipucu verecektir. Hatırlayın, aynı zamanda, bu Alman testi yalnızca nCov'a değil, diğer yarasa virüslerine de duyarlı:
Sonuçların yarasa destekli ve SARS ilişkili diğer virüsleri de saptadığını göstermek için, Drexler ve ark.'ın (3) ve Muth ve ark.'ın (4) 'ın yarasadan türetilen dışkı örneklerini örnek sonuçları alarak sınadık. Tüm numuneler başarıyla E geni testi ile pozitif olarak test edildi.
Yani, başka bir yarasa virüsünüz varsa, nCov testinde de pozitif çıkabilirsiniz. Virüsler sürekli mutasyon geçiriyor ve keşfedilmeyenlerin sayısı da epey fazla, bunlardan kaçının testi tetiklediğini kim bilir? Öyle ya da böyle, pozitif bir sonuç tümüyle (en iyi ihtimalle) felaket dönüştürme veya birilerini enfekte etme anlamına kesin olarak gelmeyen vücudunuzda belirli DNA / RNA dizisine sahip olduğunu gösterir. "En iyi ihtimalle" dedim çünkü PCR testinde hata olması (arşiv) doğal karşılanıyor:
rRT-PCR testinde başarı laboratuvar personelinin uzmanlık ve deneyimi, laboratuvar çevresi (bulaşıcılıktan uzak olması gibi) ve test edilen numunelerin tipi ve koşulları gibi çeşitli faktörlere dayanıyor.
Ülkeler arası vaka sayıları arasındaki fark yalnızca testi uygulayanların yeteneğine bağlı olduğu gibi testin tipine de bağlıdır ve gerçekten hangi ülkenin net tür ve ne kadar kesin sonuç veren test uyguladığını bilmiyoruz. En azından (ABD gibi) bazı ülkeler kontamine olmuş (arşiv) kendi testlerini geliştirdi - yani bunlardan enfekte olmanız mümkün. Her ne kadar bu testlerin mükemmel olduğunu söylesek de, test edilen kişiler halihazırda semptomlara sahip kişiler. Amerikan hastanelerinden birinin test politikasına bakın (arşiv):
Koronavirüs için en uygun test sonuçlarının, pnömoni gibi zaten hasta olanlar veya solunum cihazına bağlı bireylerden geldiğini açıkladı.
Veya Hint poltikası (arşiv):
Hindistan yalnızca etkilenen ülkelerden gelenleri veya onaylanmış vakalarla iletişim halinde olup iki haftalık karantinadan sonra semptom gösterenleri test ediyor. Salı günü, şiddetli solunum yolu hastalıkları olan hastaları tedavi eden semptomları olan sağlık çalışanlarını da ekledi.
Çoğu ülkede de durum böyle. Farz edelim ki kurallara uyuldu, semptomu olmayan yani testi negatifi çıkabilecek insanlar da çoğunlukla evde durdu (örneklem yanlılığı olarak). Dahası, test kriteri pozitif vakaların oranını abartılı gösterecek şekle büründü. Görünürde sonuçları alsak bile (test muğlaklığı ve örneklem yanlılığına rağmen) enfekte olanların sayısı çoğu ülkede yine de düşük görünüyor. Örnek olarak bugün (23 Haziran, worldometer verisine göre), BK'de 67.875.245 insan yaşıyyor. Bunlardan 8.309.929'u test edilmiş ve 306.201 tanesi pozitif çıkmış ki bu da bize yüzde 3.6'lık veya tüm nüfusta %0.45'lik bir oranı gösteriyor (200 kişide bir). Tüm bu kriz hiç kimsenin bilgisine erişemeyeceği bir şeylerden ötürü yaratıldı! Tabii ki, herkes test edilmediği için gerçek sonuçlar biraz daha yüksek olabilir ama, %3.6'dan biraz daha az olan mevzubahis örneklem yanlılığına bakıyoruz. Bunu İtalya'da %8.3 (arşiv) veya İspanya'da %10.3 (arşiv) oranında olan diyabet gibi daha tehlikeli ve aynı zamanda daha çok insanı içeren hastalıklarla da karşılaştırıyoruz. Hangisi daha çok işittiniz? Ama bekleyin, diyabet bulaşıcı bir hastalık değil, dediğinizi duyar gibiyim. Her sene gribe yakalanıyoruz ve vakaların oranı şimdi koronadan daha yüksek gözüküyor, örnek: ABD 2017-2018 döneminde 7.7% oranına sahip (arşiv). Ve yine, ortada COVID'e kıyasla grip hakkında bunun yarısı kadar bile tatava yok! Her açıdan, taşıyıcıların miktarı bize çok endişe içinde olmamamız gerektiğini gösteriyor. Ama yine de çoğu insan virüsten ölüyor, değil mi?
Halihazırda ölen insanlar ya yaşlılıktan ya da diğer hastalıklardan etkilendiği için ölüyor. Buradan bakılabilir (arşiv):
Salı günü, İngiltere'de ölenlerin sayısı 14 arttı. İngiltere USS (Ulusal Sağlık Servisi) ölenlerin yaşlarının 45 ila 93 arasında değiştiğini ve hepsinin sağlık sıkıntısı çektiğini belirtti.
Yani, 14 yeni vaka ve hiçbirinin yalnızca koronadan öldüğü doğrulanmadı. Yine, verilerde, tüm ölümler, her ne kadar ölümlerin ilk 10 nedeninde yer alan kalp rahatsızlığı veya diyabetin kendi başında öldürmede sıkıntı yaşamadığı bilindiği halde virüsle ilişkilendirildi. Daha fazla açıklama için, bu siteye gidin (arşiv), ve açıklanan ölümlerin büyk bir çoğunluğunun yaşlı insanlar veya yoğun bakım koşullarında olduğunu görün. Gerçekte, görünüşe göre halihazırda bulunan rahatsızlıklar olmadan bundan dolayı ölmek, neredeyse imkansız (arşiv) :
Peki ya ülkeler içerisinde en yüksek ölüm oranına sahip İtalya'yı ne yapacağız? Şaşırtıcı şekilde, bu durum benim tezime en güçlü örneği oluşturuyor. İtalya'nın sağlık sektörünün başında olan Silvio Brusaferro'ya göre (arşiv) 4000'e yakın ölümden hiçbirinin koronadan olduğu saptanmamış:
Roma, 13 Mart 19: 12- (Agenzia Nova) - İtalya'da koronavirüstan ölüğ başka hastalığı olmayan insan sayısı iki olarak saptandı. Bu durum, Sağlık Enstitüsü'nün başkanı Silvio Brusaferro'nun bugün Roma Emniyeti'nde yaptığı basın açıklamasına dayanarak, Enstitü tıbbi kayıtlarına göre saptandı. "Pozitif ve ölen hastalar ortalam 80 yaştan - 80.3 gibi gözüküyor - ve büyük ölçüde erkeklerden oluşuyor"
Yalnızca iki kişide patolojilerin taşıyıcı olmadığı saptandı, ama bu iki vakaya rağmen, kayıtların incelenmesi sonuçlanmamıştır ve bu nedenle Covid-19 dışındaki ölüm nedenleri ortaya çıkma olasılığı bulunmaktadır.
Çeviri Yandex botneti tarafından itinayla yapılmıştır. Yani, yalnızca yaşlı olup ölenler değil (üstteki tabloya bakarsanız tabloda 60 yaş altının bağışıklığının daha yüksek olduğunu gösteriyor), ama bunlar aynı zamanda bütün kronik rahatsızlıkları da içeriyor, iki büyük ölüm sebebinin de birtakım cılız virüsün yardımına kesinlikle ihtiyacı yok. Ölümlerin ayrıca neredeyse tamamı hava kirliliği olan bölgelerden (arşiv) saptandığı görülüyor ki bu da koronadan bağımsız olarak etkili bir faktör. Buna rağmen, istatistiklerde bunların hepsi COVID-19'a dahil edilecek. Daha taze kanıtlar Amerika'daki hastanelerin halihazırda ölüm sertifikalarına COVID-19 yazılsın diye rüşvet aldığını göstermekte (arşiv). Eğer bu da ölüm oranlarının yukarı çekilmesine dair bir komplonun kanıtı olarak gösterilmezse, hiçbir şey gösterilemez. Tamam, virüs pek acı verici gibi durmuyor ama bunun oldukça yayılan bir virüs olduğunu duydum. Bundan ne haber?
Halihazırda virüsü taşıyan birisiyle yaşasaydınız buna yakalanma olasılığınız ne kadar olurdu? Basının abartmasına göre, oldukça yüksek bir olasılık. Yine de DSÖ'nün raporu farklı bir hikaye anlatıyor:
Guangdong'da devam eden ön çalışmalar hanehalklarında ikincil yayılma oranının %3 ila 10 arasında değişeceğini tahmin ediyor
Peki ya aile dışı özel ve yakın kişiler?
17 Şubat'ta Shenzhen'de, belirli 2842 yakın temaslı kişi arasından 2842'i (%100) saptandı ve 2240'ı (%72) tıbbi soruşturmadan geçti. Yakın temastakiler arasından 88'inin (%2.8) COVID-19'a yakalandığı saptandı.
17 Şubat'ta Sichuan ilinde, belirli 25493 yakın temasli kişi arasından 25347'si (%99) saptandı ve 23178'i (%91) tıbbi soruşturmadan geçti. Yakın temastakiler arasından %0.9'ünün COVID-19'a yakalandığı saptandı.
20 Şubat'da Guangdong ilinde, belirli 9939 yakın temaslı kişi arasından 9939'u (%100) saptandı ve 7765'i (%78) tıbbi soruşturmadan geçti. Yakın temastakiler arasından 479'unun (%4.8) COVID-19'a yakalandığı saptandı.
Yani üç farklı konumda, içlerinde enfekte olan bazılarıyla yakın temasta bulunmuş 38274 kişinin içinde bulaşma oranı, yalnızca %3.1. Daha iyi betimlemek için: koronadan enfekte olmuş bir insanın 100 farklı insanla el sıkıştığını hayal edin, yalnızca üçü virüse yakalanacak. Tabii ki de, "yakın temasların" tipleri ve süreleri farklı olacaktır, ama ortalama bulaşma yaklaşık %3 olduğunu çıkaracaksınızdır. Uygulamalı bir önek için, buraya bakın (arşiv).
Özetle: Wuhan'dan Toronto'ya seyahat eden 350 kişinin içinde bir kişi (2 farklı testle her biri ikişer defa yapılmak üzere, saptandı) koronada pozitif çıktı. Uçuş 15 saat sürdü ve enfekte olan kişinin 25 yakın teması olmasına rağmen hiçbiri virüse yakalanmadı. GÜNCELLEME: Düşük yayılımı destekleyen başka bir başarılı çalışma daha. Uzmanların yaptıkları, korona bulaşmış 100 kişinin yakın temaslarını izlemek, çalışma döneminde en son görüştükten sonra onları karantina altına almak ve hasta olup olmadıklarını kontrol etmekti. Sonuçlar ne mi olmuş?
Bu COVID-19'a yakalanmış 100 vaka ve 2761 yakın temaslı vaka doğrulama çalışmasında tam ikincil klinik bulaşma oranı %0.7 olarak saptandı.
Acayip, öldürücü virüs 100 insan içinde 1'ini bile enfekte edebilecek güce sahip değil. Her türlü, dürüstlük açısında, bu çalışma yalnızca semptomlara sahip insanlar arasında test edildi. Peki ya öldürücü virüs vücudunuzda acı vermeden duruyorsa, o zaman sorun ne? Mesele işaret yerine hastalıktan kaçınılmamalı mı? Bununla birlikte, bazı asemptomatik insanları da test ettiler:
Hanehalkı ve hastane temaslılar gibi yüksek riskli gruplar için, RT-PCR semptomlar konusunda düşük sonuç gösterdi.
Aile ve hanehalkı açısından, bulaşma oranları %5 gibi biraz daha yüksek. Bu, 100 insandan 95'inin enfekte olmaktan kaçınarak br COVID-19 vakasıyla yaşadığını gösteriyor. Peki ya yüksek oranlar gösteren çalışmalar ne olacak? Haydi şuna bakalım (arşiv):
SARS-CoV-2'nin hanelerde ikincil bulaşma oranı %16.3'tür.
Yo hayır, %16! Yatağımın altında saklanacağım. Bu çalışma yalnızca hanehalkı enfeksiyonlarını ölçmüş, dolayısıyla dışarıdaki rastgele "yakın temaslılara" genellenemez. Yine de bunu doğru kabul etseniz bile %16 geçerli değil:
Semptom barındıran temaslar, testleri pozitif çıkıncaya dek en az 4 kere SARS-CoV-2 RT-PCR'den geçti.
Hahahahaha. Yani,bu bulaşma oranını sahtekarlıkla elde etmişler. Tam olarak, istediğimiz sonuçlar çıkana dek testleri tekrarla. Kabul için teşekkürler. Ama kaç gazeteci bu ağa düşecek? Ve kaç çalışma birtakım bilgileri belirtmekten kaçınacak? Ama konunun da dışına çıkmış olurum. Neyse, bir çalışma kesin olarak tamamlandığında bile (bir önceki kişi başına bir test içeriyordu) COVID, endişelenmeye değer bir bulaşıcılık gösterememektedir. Hatırlarsak, ayrıca bu virüs her ne kadar bunca zaman bizi bununla korkutsa da yüzeylere dokunarak bulaşmıyordu (arşiv). Peki, yani kaynağı belirsiz, kötü veya sahte bir veri üzerinden korku kampanyası yürütmek mümkün. Öyleyse bu resmi anlatının mezarına son toprağı atalım da daha önemli bir mevzuya geçelim:
Son zamanlarda İsveç'in pandemiye düşük tepki verdiği için dünya üzerinde en yüksek COVID ölüm oranına sahip olduğu yönünde iddialar yayıldı (arşiv). Bunu analiz edelim ve korku yayanların poltikasını desteklemenin ışığında onları tamamen yok edip etmeyeceğini sınayalım. İlk olarak, İsveç'in kısıtlamalarına (arşiv) bir bakalım:
ilkokullar açık kaldı, sınırlar kısmen kapatıldı, lokanta, bar veya kamusal alanlar için ciddi bir karantina düşnülmedi
İsveç'in tepkisinin diğer ülkelere nazaran daha makul olduğunu söyleyebilirim. Bütün bunlardan sonra, After all, çoğu yerde Koronavirüs yayılması gibi bir durum yaşanmadı (arşiv). Yine de sosyal mesafe önerildi 50 insandan fazlasının bir araya gelmesi yasaklandı. Bunu yazarken (22 Haziran) 10.097.695 nüfuslu İsveç'in 385.695'i koronavirüs testinden geçmiş. Test edilenlerden, 56.043'ü (%14.5) pozitif çıkmış. Diğer yandan 9.449.390 nüfuslu Belarus var. Onlar da COVID için 876.639 kişiyi test etmiş (İsveç'in neredeyse iki katı) ve 59.023'ü (%6.7) pozitif çıkmış. Yani, nüfus miktarı benzer ve Belarus yarıdan daha az koronavirüs vakasına sahio. İşte dünya verileri, dolayısıyla kimse benim kendi kendime veri oluşturduğumu iddia edemez:
Neyse, bu neden anlamlı? Çünkü Belarus'un koronavirüse olan tepkisi İsveç'inkinden de düşük! Onlar tümüyle COVID'i yok saymışlar (arşiv), okullar yalnızca iki haftalığına kapanmış, işler açık kalmaya devam etmiş, sporlar yapılmmaya devam etmiş, (Bildiğim kadarıyla, dünyada bunu yapan tek ülke), ve çoğu katılımcının maske takmadığı büyük bir askeri geçit töreni de yapılmış (arşiv). Eğer sokağa çıkma yasağının şiddetine göre enfeksiyon oranlarını saptıyorsak, If the rate of infection depended on the severity of lockdown, Belarus'un İsveç'in üstünde yer almasını bekleriz ama tam tersi olmuş (tekrardan, yarısından daha az vaka). Diğer ülkelerle karşılaştırırsak İspanya'da testinden virüs çıkan kişiler nüfusla oranla %5.7. Belçika - %5.5; Hollanda - %9; İsviçre - %6.1; Almanya - %4; Fransa - %8; Türkiye - %6.3. Yani, Belarus (%6.7), büyük yasaklar uygulayan ülkelerin tam ortasında yer alıyor. Brazilya da başka komik bir örneklem, tüm kısıtlamalara rağmen insanların %45'inin testinde COVID çıkmış. Bırakınız batsınlar, bu durum yasakların anlamsız olduğuna yönelik kesin olmayan kanıtlarını ve enfeksiyonların miktarına yönelik hiçbir şeyin yapılamayacağını gösterir. Tabii ki, bu durum önerilen ölçümlerin etkili olacağını gösteren herhangi bilgisayar modellemesini (mesela Imperial College modeli) de boşa çıkarıyor. Daha önemli olan gerçek vakaların miktarı olmasına rağmen (yasaklamalar bulaşmayı önlemeliydi, ancak önlemediği için) - asıl iddia ölüm oranları hakkındaydı, bunlara da bakalım:
9 Haziran dünya verisine göre (arşiv) - İsveç'in ölüm oranları korona vakalarının yaklaşık %10'unda kaldı! Bu durum basın tarafından kendi gevşek tavırlarının ölümlere yol açtığına yönelik bir kanıt olarak (arşiv) kullanıldı. Bu iddiayı biraz daha açalım:
İtalya'ya benzer, yalnızca yaşlı insanlar gidiyor. Ben de bir grup "komorbidite" olduğundan şüpheleniyorum, ancak İtalya'dan gelen kanıtları gösteren harika verilerimiz olduğunu düşünmüyorum. Ancak, ilginç bir beyan (arşiv) keşfettim:
Veri, Covid-19 bulaşıcılığı onaylanmış ama ölüm sebebi Covid-19 olarak gösterilmeyenleri de içermektedir.
Ve evet, bu durum da İtalya'da olduğu gibi, bütün yaşlı insanların halihazırda sahip olduğu rahatsızlıklardan öldüğünü gösteriyor. Belarus'la karşılaştırıldığında (9 Haziran verisi çünkü hesaplamaları geri almak istemiyorum):
Bunu anlamlandıramadım. 49.453 vaka ve yalnızca 276 ölüm ölüm oranını koronavirüs vakası başına yüzde 0.55 yapıyor. Yani, yalnızca 200 enfekte kişinin içinden
yalnızca biri ölüyor. Korku yayıcılarının bu verileri nasıl kıvıracağınını merakı içerisindeyim. Belarus, tümüyle "İsveç'in kısıtlama düşüklüğü tüm ölümlerinin sebebidir" teorisini
çürüttü. Aynı şekilde tüm model ve öngörüler de. Sonuç olarak, hemen her ülke COVID-19'la mücadele için sert önlemler aldı ve almaya devam ediyor ama, hepsinin verdiği zayiat Belarus'unkinden
fazla. Mesela BK %14, İspanya %9.4, Yunanistan %6'ya yakın oranlara sahip vs. Düşük kısıtlama uygulayan ülkelerin aynı zamanda düşük ölüm oranlarına sahip olması komik.
Elbette, (yine) daha önemli olan durum, gerçek vakaların miktarıdır - yüksek ölüm oranlarının sadece propaganda amaçlı olduğundan şüpheleniyorum. Bir
düşünün: neden aynı virüs başka bir ülkede olduğu için kesin olarak insanları 20 kat daha öldürücü olabiliyor? Belki daha uygun yerlerde daha iyi tedavi altına alınacaklar,
ama kendi alanında Belarus'u kral olarak görüyorum; ve her türlü, farklılık çok fazla olmamalı. Ya da bu ülkeler koronavirüsün daha ölümcül düzeylerini bulunduruyordur ama
yine de, bütün bunları tek başına bir COVID-19
altında toplamak yalana yol açabilir ve bu anlatıya da zarar verebilir. Belarus'un verilerinin en basit ve doğruya en
yakın açıklaması, koronanın kesin olarak sunulmuş en doğru ölüm oranını gösteriyor ki diğer ülkeler yalana başvurdu (yine İtalya'ya bakın). Diğer yandan, testlerin benzer
kesinliğe sahip olduğunu düşünürsek, vakaların sayısı, kısıtlamalar arttığı ölçüde düşmeli. Ancak bu karşılaştırmada tam tersi durum söz konusu. Bu durum
ana akım anlatısına büyük delik açtı ki bu raporu da burada sonlandırabilirsiniz. Ama elbette söylenecek daha fazla şey var, öyleyse daha derine inelim:
Gerçekten de bu yalan haber, gazeteciler hastaneye gitti ve kimsenin orada olmadığını (arşiv) gördü. Dahası için buraya bakın (arşiv). Elbette, COVID bir yana, hastanelerin daha önce de dolup taştığı görülmüş değil (arşiv).
Ama gerçekten sağlıklı mıydılar? Gençlerin çoğu sağlıklı durumda değil (arşiv) ve ileri aşamaya kadar semptom yaşamadan (arşiv) birçok kronik rahatsızlık geçiriyor. Doktorların tüm kurbanları erken kalp krizi, ön diyabet, hormonal rahatsızlıklar, düşük vitamin seviyesi gibi birçok şeyi gösteren test bataryalarından geçirdiğinden şüpheliyim. Aksine, basın da bu iddiaları yalanlıyor (arşiv). 16 yaşında sağlıklı bir kadın ölüyor, bunu nasıl koronavirüs ölümüne çevirebiliriz? İlk test negatif çıkıyor, ikincisi de öyle... son olarak üçüncüsü pozitif. Ortaya da ihtiyaç duyduğumuz genç korona ölümü çıkıyor!
Bu tablonun kendisi konuşsun. Eski veriler, ama hatırlayın, bu iddia öteden beri var. Ölümleri on katla çarpsanız bile nCov, nörovirüsü zar zor geçiyor. Bu virüs halen basında yeterince kendine yer bulamamış grip ve burada bulunan 7 diğer enfeksiyondan düşük.
Bu tahminler virüs hakkında her şeyi bilmesi gerekliliği olan bilgisayar modellemesi üzerine kurulu. Birilerine ne kadar sürede bulaşır, kaç tane insan enfekte olur, kaç insan kendini karantina altına alır ve ne kadar sürer, seyahat veya maske takma durumları, bir virüsün diğerlerine bulaşması için ne kadar sürede form olarak duracağı, virüsün daha güçlü veya güçsüz mutasyona uğrayıp uğramayacağı, testlerin kesinliği, olası tedaviler ve diğer çok sayıda faktör. Bu varsayımlardan biri bile yanlış, tümü domino taşı gibi devrilir. Demek istediğim, Imperial College'in (arşiv) raporundaki sonuçlarının ne kadar büyük farklılık gösterdiğini varsayımlarından birkaçını değiştirerek bile bakalbilrsiniz ve yine, bunlar hiçbirini kapsamıyor bile. Ve bunların çoğunun ne kadar kesin olduğunu bilmediğimiz için (ve bazı varsayımların çoktan yanlışlandığını), bu iddialar daha az eğlenceli de olsa masal anlatmaktan öteye geçmiyor. Güncelleme: model, örnek olarak İsveç'e uyarlandığında (arşiv) tümüyle kullanışsız hale geliyor. Ve yine, BK'nin yasaklamaları bu sıçmığa dayanıyor.
Yalnızca yedi hasta CSF muayenesinden geçti ve hiçbirinde ne pleositoza ne de transkriptaz-polimeraz zincir reaksiyonlu SARS-COV-2 RNA'sına rastlandı. Gördüğümüz gibi, COVID-19 kendi başına korku kampanyaları daha iyi işlesin diye hiçbir kanıt olmaksızın herhangi bir rahatsızlığın yerine kullanılan bir kullanışlı etiketlendirmeye dönüştü.
Peki, yeni koronavirüse dair her şeye dair yalanlar söylendi. Ama yine de, böyle bir şey aslında var. Bunun nereden geldiğini bilmek güzel olmaz mıydı?
Virüsün kaynağına ilişkin çok sayıda teori mevcut. Ana akım, başta yarasa (arşiv) olmak üzere büyük ölçüde hayvanlara odaklanıyor , başta olmak üzere, ama yalnızca yarasa değil, karıncayiyenler (arşiv) ve yılanlar (arşiv) da var. Alternatif basın ise ABD (arşiv) veya Çin (arşiv) kaynaklı olduğu düşünülen biyolojik silah teorilerine odaklanıyor. Virüsün meteorlardan kaynakladığına yönelik (arşiv) bir teoriye bile eriştim. Hepsini mantık çerçevesi içinde nasıl açıklayacağız?
Virüsün ilk genetik dizisi 10 Ocak'ta GenBank'a yüklendi (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6988269/ (arşiv)). 24 Mart'ta, İzlandalı bilim insanları (arşiv) halihazırda tamamı 3
farklı ülkeden gelen verilerle virüsün 40 farklı varyantına rastladı. Etrafta dolaşan veya saptanamayan kaç tane var? Ve bunlardan herhangi biri nCov'la ilişkili rahatsızlıkların
sebebi olarak gösterilebilir mi? Wuhan'dan gelenin ilk olduğunu nereden biliyoruz? Genetik bir analiz (arşiv) kaynağın
herhangi bir yerden gelebileceğini gösteriyor. Halen, çeşitlerin miktarı ve koronavirüslerin çağlar boyu varlığını sürdürdüğnü göz önünde bulundurursak, tehdit edildiğimiz tek, öldürücü bir COVID-19'un
bir ilüzyon olduğunu görmekteyiz. Ve bu yüzden, bütün bu teorilerin yalnızca yeni koronavirüsün
kendisine odaklanmasından dolayı yanılma ihtimalleri
yüksek. Ama bunu da deşelim:
Bakteri ve virüsler her yerde bulunan (arşiv) mikroskobik organizmalardır. Milyarcasına her gün dokunuyorsunuz ve bunlardan kaçınamıyorsunuz. İlki kendi kendini yenileyebilir, sonuncusu da yaşamak için bir hücreye (bitki veya hayvan gibi) ihtiyaç duyuyor. Vücudunuzda bulunan hücrelerin yarısı kadarı (arşiv) doğumumuzdan bu yana virüslü DNA'nın %8'ini (arşiv) içerecek şekilde mikrobiktir. Eğer bu mikroplar çok zarar vericiyse, vücut bunların çoğunu tutamayacak duruma gelmez mi, diye düşünüyorsunuz. Ya öyle değildir, ya da enfeksiyonlardan dolayı ölmemiz gerekiyor. Ama iki sebepten dolayı ölmüyoruz:
İlk önce, mevcut COVID-19'u (arşiv) veya salmonellayı (arşiv) bulunduğu yerde her bakteri ve virüsü öldüren bir bağışıklık sistemimiz var. Eğer böyle olmasaydı, ortaya çıkan her yeni hastalık çin aşıya ihtiyacımız olurdu (ve her zaman (arşiv böyle olurdu.)), aşıyı olmayanların da ölmesi gerekirdi. Milyonlarınca yıldır bu Dünya üzerinde yaşıyoruz ve bu zamanın büyük çoğunluğunda el yıkama, antibiyotik, maske veya benzeri gereçler yoktu. Yine de bugün buradayız, çünkü işini yapma konusunda bağışıklık sistemimiz oldukça işlevsel. Ancak, belirli şeyler (bunlar - bomba, bomba - sanayileşmiş toplumlarda çok yaygın) bunu zayıflatabiliyor. Bu da, A, C ve D vitaminleri (arşiv), rafine şeker (arşiv), endüstriyel ayçiçek yağı (arşiv) gibi gıda eksikliklerini ve psikolojik stresi (arşiv) içeriyor.
İkinci neden olarak da hastalıkların enfektesi teorisi büyük kuşku uyandırıyor. Bakteri, vücudumuzda gerekli besinleri sağlamak, K vitamini sentezlemek, selülozun
sindirimine yardımcı olmak ve anjiyogenez ve enterik sinir fonksiyonunu teşvik etmek gibi
önemli işleri büyük ölçüde yerine
getiriyor (arşiv). Artan biçimde, virüsler açısından da (arşiv) faydalı olduğu durumlar saptanmış - Gizli herpesvirüsler aynı zamanda
interferon gibi sitokinler üretmenin yanı sıra virüs bulaşmış hücreleri ve tümör hücrelerini öldürdükleri için patojenlere ve kansere karşı önemli bir savunma hattı olan doğal öldürücü (NK)
hücreleri de etkiler.
Bu mükemmel röportajda (arşiv), tıp doktoru Andrew Kaufman virüslerin zehirlenme veya yaralanmalara karşı halihazırda
hücreler tarafından yaratılan eksosom olduğunu açıklıyor (2:37-4:21; sonra 43:51-45:30). Eğer bu doğruysa, bunlara "yakalanmak" fayda sağlayabilir ve ana
akım da bir gizeme karşı mücadele veriyordur. Ayrıca büyük ölçüde ölümcül İspanyol Gribi'nin (arşiv) tümüyle bulaşıcı olmadığını gösteren deneylerden de bahsediyor. Ve
bunun enfekte olan insanları da içererek doğrudan diğerlerine öksürerek bulaştığını kanıtlamaya oldukça uğraştılar. Röportajın tamamı ilginç bilgilerden oluşuyor, tamamının
seyredilmesi tavsiye edilir. Ayrıca, şunu açıklığa kavuşturalım, bulaşıcı hastalıklar tümüyle yoktur demiyorum, yalnızca bize bulaşıcı olduğunu söylenenlerin o kadar da olmadığını göstermeye
çalışıyorum. Ortada, çevreye zehirler saçarak ki bunlar hastalığa sebep olan faktörler tepkileri zararsız bir virüse yönlendirmek için sahte pandemiler yaratmaya yönelik tarihsel örnekler (arşiv).
Eğer böyle bir şey yoksa, kesinlikle hayır. Önceki kısımlardaki sahtelikleri bir yana bırakırsak, DSÖ'den bir alıntıyla bu durumu ortaya koymak istiyorum:
Henüz değil. An itibariyle, COVID-19'a yönelik aşı veya spesifik antiviral ilaç bulunmuyor. Yine de, ciddi hastalıklarla bunları yaşayan insanlar hayat kurtarıcı tedavilerden yararlanmak için hastaneye yatırılabilir... Çoğu hasta bu tarz önlemlerden dolayı iyileşir.
Olası aşılar ve bazı spesifik ilaç tedavileri henüz denenme aşamasında. Bunlar klinik aşamalarla deneniyor. DSÖ de COVID-19'u önlemek ve alaşağı etmek için aşı ve ilaçların geliştirilmesi yönündeki çabaları koordine etmektedir.
COVID-19'a karşı kendinizi ve diğer insanları korumak için en etkili yöntemler şunlardır:
- Ellerinizi sık sık ve düzenli olarak yıkayın.
- Göz, çene ve burnunuza dokunmaktan kaçının.
- Mendile veya dirseğinize öksürün. Mendil kullanıldıysa, ondan çabucak kurtulun ve ellerinizi yıkayın.
- Diğerleriyle aranızdaki mesafeyi en az 1 metre (3 ayak) olarak tutun.
Yani COVID-19
'un panzehirinin olmadığını söylüyorlar. Eminim, orada çalışan 7000 uzman
, bağışıklık sistemi hakkında bir iki şey ve bunların her zaman mikropları öldürdüğünü
biliyordur. Ve, DSÖ ve diğer pseudo-otoritelerin açıklamada zorlandığı, bunu destekleyebileceğimiz (beslenme, egzersiz gibi sistemin işlevinin halihazırda kanıtı olan) şeyler
var. Diğer yandan, kendilerinin depresyon ve
intihara (arşiv)
Diğer yandan, N95 maskelerinin virüsün deliklerden bile küçük olmasından dolayı işe yaramaması bir yana, iş kayıpları, karantina ve sosyal mesafe gibi en denenmemiş ve en zarar verici önlemleri
öneriyorlar, yani durum akışında ilerliyor. Neden vücutları kullanışsız tepkilerle yönlendiriyoruz? Belki sizin sağlığınızın tümüyle umursamayıp, bunun yerine korku yaratmak
ve zarar verme olasılığı (arşiv) yüksek olan aşı gibi kendi pahalı sahte tedavi yöntemlerini dayatmak istiyorlar. GÜNCELLEME: Bill Gates, DNA değiştiren aşılarla dünyadaki herkesi aşılamak istiyor. Eninde sonunda, bunun ölçümüne başlayacağız ki aşı herkes
için erişilebilir hale gelecek.
Hücrelerinizin "kaynak kodunu" ne yönde değiştireceğini bilen kötü insanların distopyasına hoş geldiniz. Her neyse,
Sağlığın Tekeri
adında güzel bir kitap okudum, orada şunlar belirtiliyor:
Aynı nedenden dolayı bu enfeksiyon alanları karakter ve durum açısından çok çeşitlidir. Bir sıçan kulağı ile yanlış, diğeri midesi ile, diğeri mesanesi ile yanlış bir şey olurdu.
Aslında, 92 sıçanın yüzde 44'ünde idrar organlarında bir sorun vardı; Kulakları ve burunlarıyla yüzde 24'ün; Yüzde 38'inin gözleriyle; Mideleri ve bağırsakları ile yüzde 21'inin; ve yüzde 9'unun ciğerleriyle.
Tereyağı, morina karaciğeri yağı veya yumurta sarısı gibi bir A vitamini kaynağı diyetin bir parçasını oluşturduysa da, sıçanlarda enfektif lezyonlar hiç görülmedi, bu maddelerin eksik beslenmelere eklenmesi genellikle hızlı iyileşme ve nihai iyileşme ile sonuçlandı.
Yani, boktan beslenen fareler enfeksiyon kaparken, iyi beslenen kapmıyor ve hızlıca kendilerini iyileştiriyorlarki bu da DSÖ'nün tümüyle
yanıldığını gösterir. Elbette bu enfeksiyonlar özel olarak seçilmedi ama COVID-19'u
da bunlardan muaf tutmak için bir neden yok. Aşılara veya şimdiki kölelik uygulamalarına
ihtiyaç yok. Yine de yetkililer biyolojinin aslında nasıl olduğunu inkar etmek adına yapabileceklerinin en iyisini yapacaktır.
Aslında ne olduğu meçhul! Bu Event-201'deki insanlar veya onların çevresi tarafından üretilmiş olabilir. Yazının başlarında "koronavirüsün" çok sayıda çeşidinin olduğunu göstermiştim, yani
bunları tek bir virüs olarak tanımlamak iki yüzlülük. Daha da kötüsü ortada hastalık yarattığına dair bir kanıt yok. Testlerin yeni koronavirüse özel
geliştirilmediğini hatırlayın, dolayısıyla bunun zarar verdiğini gösterseniz bile, bu durum diğer yarasa virüslerinden de kaynaklı olabilir ve testler nCov'dan ayrı tutulamaz. Virüsün Kasım 2019'da görülmeye başlandığından bile emin değiliz. Bütün bunlardan sonra, koronavirüsler uzunca bir süredir mevcut ve durmadan mutasyon geçiriyor, korku yayıcıların
yapması gereken birini alıp ve her şeyi üstüne atmak, ve bence bu teori her şeyi açıklıyor. COVID-19
yalnızca birçok önemli şeyin ilişkilendirildiği bir etiket ama gerçekte destekleyici faktörleri (diğer hastalıkları içerme, çevre kirliliği veya yalnızca bir şeyler ortaya atma) de var. Biyolojik silah teorisi de tek, öldürücü COVID-19'un
canlılığını korurken alternatif medya üzerinde sahtekarlığa izin veren kontrollü muhalefet. Çoğu komplo teorisi bu korkunç canavarı insanlığın üzerine
sürdüğü gerekçesiyle tüm suçu Çin'e attı. Yani şimdi, Çin'in ne kötü olduğuna odaklanırsak, insanları sahte pandemi ve sonucunda oluşan politikalardan uzaklaştırırız. Event-201'in hem
Amerika hem de Çin'den insanları barındırdığını hatırlayın. Amerikan zaten koronavirüsleri çalışması için Wuhan
laboratuvarına para vermişti (arşiv). Bu "ABD Çin'e Karşı" savaşı en az Mozilla vs Google kadar gerçek. Özetlersek: pandemi mucitlerinin mücadele etmek adına yatak
altında bir canavara ihtiyaçları vardı. Gerçek olması gerekmiyor, insanlar tarafından kabul görsün yeter. Eğer bize çoğu keşfedilmemiş, binlerce farklı virüs olduğu söylenseydi,
bunlardan bazıları halihazırda sağlıksız insanlar üzerinde bağışıklık sistemimizin de çoğu zaman mücadele verdiği ciddi hastalıklara (ama birçoğu vücutlarımızda zarar vermeden veya bize yardım
ederek yaşıyor) yol açabilirdi, ama o zaman bu korku yayma kampanyası işe yaramazdı, değil mi? Yine de, neden bizi korkutmaya ihtiyaç duyuyorlar?
Bu sahte pandeminin sonucu olarak dünyada ne gibi değişimler olmuş, bunlara bakalım:
Nanonlardan biri İtalya'daki gizlilik ve özgürlük ihlallerinden bahsetmiş:
- Her defasında kuralları değiştirmeyi sürdürüyorlar ve hepsinde daha da kötüye gidiyorlar.
- Gerekçeniz geçerli olsa da olmasa da polisin sizi birçok sefer durdurması onların keyfine bağlı bir durum.
- Çoğu insan ülkenin başka yerlerinde mahsur kalıp evine gidemediğinden evinize gitmeye çalışmak dışarı çıkmak için geçerli bir sebep olmuyor.
- Artık hiçbir şekilde fiziksel aktivite yapamazsınız, tek başınıza yavaşça yapsanız bile.
- İtalya'nın yavaş gelişen çok az vakaların bulunduğu yerlerinde de bu kurallar geçerli.
Büyük İtalyan gazetesinin makalesinden alıntı (çeviri itinayla Google botnet
nanon tarafından sağlandı):
Koronavirüsün yayılmasını görmek adına Güney Kore'de olduğu gibi insanların hareketlerini izlemek için gizlilik yönetmeliğini askıya almalıyız. Lombardiya ve Emilia Romagna ile birlikte bu teklifi tekrar öneren bölgelerden biri olan Veneto bölgesinin Luca Zaia valisi. Gazetecilere dediği gibi, "Bu ülkede mevcut gizlilik yönetmeliğini kısıtlamaya ve sağlık sistemine daha fazla özgürlük vermeye yönelik ikna oldum.". "İsrail'in bize istihbarat sistemlerini kullanarak takip etme önerisi hareket takibinin yapılmasında bize yardımcı oldu. Vatandaşlık ruhunu ölçmenin en iyi yolu budur.", şeklinde devam etti.
Yani, bütün bu uygulamalar olduğundan beri evinizden, ülkeden, kasabadan veya birçok insan adına çıkamaz, bir spor etkinliğine gidemez, yanınızdakilerle konuşamaz, saçını kestiremez veya paranızı kumarhanede harcayamazsınız. (En azından büyük platformlardan) Bağımsız bilgi kayboldu ve her saniye propagandaya maruz kalıyoruz. Telefon uygulamaları veya halihazırda dronelar tarafından takip ediliyrosunuz. Evden çıkmaya veya resmi teorileri sorgulamaya yönelik cezalar artık birer norm. Kafanızda tasarlayın: eğer ortada koronavirüs "pandemisi" yoksa bu duruma ne dersiniz? Benim açısından, durumu en iyi açıklayan kölelik. Ama, bunlar sadece yapmak istediklerinin parçası ki, nedir bunlar:
böl ve fethetyöntemiyle yıkımı
"Koronavirüsün" yeterli olmamakla birlikte, bizi bir araya getirmede büyük ölçüde başarılı olduğunu söylemem lazım. Her biri bu kutlu amaca yönelik olan
sahte pandemilere, okul saldırılarına, terörist eylemlerine, çocuk pornosu skandallarına, çevre felaketlerine ve benzeri şeylere daha fazla ihtiyaçları olacak. Ana bariyer, politikalarını
uygulamaya koymadan önce yardıma muhtaç, dümbük, Stockholm Sendromluya dönüşmesi istenen, bizim ruh sağlığımız. Bu durum neden korku yayıcılığına bu kadar efor sarfettiklerini ortaya koyuyor ki
direnişin nafile olduğunu ve uzmanlara güvenmek
gerektiğini monte edilinceye kadar kafanıza 7 gün 24 saat aşılamak. Bu strateji işlemiş gibi duruyor:
Polonya'dan gelen bu istatistikler, hükümetin gaddar politikalarına yalnızca %3'lük kesmin karşı çıktığını gösteriyor. Hindistanlılar, hayvanlar gibi işaretlenmeyi (arşiv) zaten kabul etti. Ortada biraz umut (arşiv) var gibi:
Neder, kendisi ve oğlunun günlerdir karantinada olduğunu ve kendilerine ölümcül virüse karşı test edileceklerini bildirdi. Hastane içindeyse, Neder hamilelik testi aldı ve hamile olduğunu öğrendi. Neder, The Times'a hastane koşullarının kaçma konusunda kendisini umutsuzluğa düşürdüğünü söyledi. „Koşullar çok berbattı. Doktorlar pek profesyonel değildi ve herhangi bir koruyucu elbise giymiyordu,“ dedi. „Pencereden atladık zira başka seçeneğimiz yoktu.“
Alla Ilyina isimli bir kadın The Times'a geçen ay Hainan'dan döndükten sonra St. Petersburg hastanesinde karantina altına alındığını söyledi. Koronavirüs testi negatif çıktığı halde, kendisinin kafese benzettiği hastanede kapalı tutulmaya devam etti.“
The Times'a şöyle açıklamalarda bulundu „Öncesinde harita çizdim ve detaylı bir plan hazırladım,“. „Akşam olup sağlık personeli gevşediğinde tutulduğum odanın manyetik kilidini çözdüm ve kapıyı açtım.“
Yüksek güvenlikli bir hapishaneden kaçılıyormuş gibi duruyor. Yine de, bu tür şeylerin kitle ölçeğinde gerçekleşmesi gerekecektir - muhtemelen kaçıranlara karşı koymak da dahil. Ancak, yalnız kurtlar gerekli sistem değişikliklerine uyum sağlamıyor. Eninde sonunda, polis, basın, YZ (yapay zeka) gözetimi, mahkemeler, hapishaneler vs. onların icabına bakacak ve herkesin direncini kıracak. Bunlara karşı koymak adına, insanlar bir araya gelmeli ve kendilerini köleleştiren sistemleri yıkmak adına plan oluşturmalı ama, korku herkesi birbirinden ayırıyor ve bu kölelik durumu beklenmeyen biçimde yükseliyor. Yukarıda listelenen bütün şeyler insanların kafasında normalleşir ve koca bir nesil ebeveynlerindenden (veya Beyin Yüklemesi'yle) bu godoş davranışları öğrenerek büyürse, devrim olasılığı kaybolacak.
Raporu bitirmek üzereyim, ilk kez ve sonsuza dek resmi hikayeyi boşa çıkaracak bir fikrim var (sizi daha çok kaynak veya açıklamaya maruz bırakmadan). Mozilla raporunda eper yayınladıklarına önem verdiyseler, neler yapabileceklerini listelediğim şeyleri hatırlayın. Burada da benzer şeyleri yazmaya çalışacağım, eğer bu hayatımızı etkileyen ve insanlığı tehdit eden gerçek bir pandemiyse (mühendislik değilse) yetkililer bunu durdurmaya çaba sarfeder miydi? Buna bir bakalım:
Listede yazdığımdan bu yana, her ne kadar şeytani Mozilla kendi tarayıcısına en azından (zayıf da olsa) takip koruması koysa da (ama tabii ki zararlı yeni içerikler de eklediler). Diğer yandan, bu COVID-19 vakasında yetkililer insanlara yardım etmeye yönelik hiçbir şey yapmayıp ve onlara zarar verebilecek sıçmıklarda bulundu. Her ne kadar büyük İblis (Mozilla) sizden daha etik olsa da, siz kendinizin gerçekten özel olduğunu biliyorsunuz. Neyse, en başından beri bu pandeminin yalan haber olduğundan şüpheliydim (bu hortlakların daha önce benzer yöntemleri kullandığını bilerek), ama kafamın içinde dolanan bazı şüpheler var. Artık, bunun bir PSY-OP olduğundan kesinlikle eminim. Başlangıcından bu yana, resmi hikayeyi destekleyen sıfır kanıt gördüm ve otoritelerin ne yaptığına yönelik hiçbir gerekçe bulamadım. Hiçbir şey bulamadım ve konuştuğum insanların hiçbiri bana önemli bir şey gösteremedi. Gerçekte, daha derine indikçe, daha lanet bilgiler buldum ve tüm bu şey bana eşek şakası gibi geldi. Bana göre, Sanırım giderek daha fazla kokan inek gübresi araştırması yapılıyor (GÜNCELLEME: tabii ki, söz vermeyeyim - görmezden gelmeye yönelik çok fazla büyük bilgi ortaya çıktı). Şimdi, yapmamız gereken sonrasını beklemek ve bazı özgürlüklerin halen kaldığını görebilmek adına umut etmek. Böyle bitireyim, herkese iyi günler ^_^.
Bu konu oldukça geniş, bahsetmediği veya farklı açılardan konuya bakan benzer görüşlerde olan insanlar da var. Birkaçını burada sıralayayım::